İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır. Hoşgeldiniz, 29 Mart 2024
Beğen 1
Ana Sayfa » İlahi Sözleri » Sana Yöneldim İlahi Sözleri

Sana Yöneldim İlahi Sözleri

Sana Yöneldim Sözleri – Sana Yöneldim İlahisini Dinle – Sana Yöneldim İlahi Sözleri

Cengiz Numanoğlu kaleminden yazılan Sana Yöneldim İlahisinin Sözlerine aşağıdan okuyabilirsiniz.

Sana Yöneldim Sözleri – Sana Yöneldim İlahisinin Sözleri

 

Kuluna göz verdin, “gör Beni’’ dedin,
Dil verdin, “bilene sor Beni’’ dedin,
Gönül verdin, “hayra yor Beni’’ dedin,
Gördüm, sordum, yordum, Sana yöneldim

Nice dervişlerle, uzun söyleştim,
Kör kör bakan, kullarınla eyleştim,
İyi, kötü, ne verdiysen paylaştım,
Aldığım hisseyle, Sana yöneldim.

Bolca bolca verdin, gönül aşımı,
Müjdelere yordun, şu göz yaşımı,
Hiç kimseye, eğmediğim başımı,
Yalnız Sana eğdim, Sana yöneldim.

Beşer, kazanında, piştim pişeli,
Kimi üzgün gördüm, kimi neş’eli,
Kimi döner durur, aşka düşeli,
Pervaneler gibi, Sana yöneldim.

Kimi uykulara, derince dalmış,
Kimisi kararsız, ortada kalmış,
Kimi, Seni arar, kimi de bulmuş,
Bulanlardan oldum, Sana yöneldim

Kimi der ki; “varsa görünsün, bize’’.
Kimi, görmüş, gelmiş önünde dize.
Nasıl göstermeli, görmeyen göze?
Görenlerden oldum, Sana yöneldim.

Bir ana serçenin, içgüdüsünde,
Tavus kuşlarının ince süsünde,
Nice örümceğin, ak örtüsünde,
Hep, Seni gördüm de, Sana yöneldim.

Bir lokma, bir hırka hâllere düştüm,
Herkesi dost bildim, dillere düştüm,
İncecik, dikenli yollara düştüm,
Kan revân içinde, Sana yöneldim.

Bir Kitap gönderdin, cümle âleme,
Tek hecesi bile, gelmez kaleme.
Dedin: “Benden, başka bir şey dileme’’
Satır satır çözüp, Sana yöneldim.

Toprak verdin, tohum verdin ekmeye,
Çile verdin, dergâhında çekmeye,
O zengin sofranda, kuru ekmeğe,
Râzı ola ola, Sana yöneldim.

Hak verdin, bâtılı yanında kıldın,
Şeytanı, insanın kanında kıldın,
Akıl verip; nefsin, önünde kıldın,
Nefsime hükmedip, Sana yöneldim.

Sana inanmayan, hâkimler varmış,
Seni tanımayan, hekimler varmış,
Demek ki, cehâlet, bacayı sarmış;
Hayretler içinde, Sana yöneldim.

Âlimin ilmini, zâlim bilir mi?
Yol sokak bilmeyen, Seni bulur mu?
Bilenle bilmeyen, eşit olur mu?
Bilenlerden oldum, Sana yöneldim.

Kâbe’de şahlanan, elleri gördüm,
Yalvarıp, yakaran, dilleri gördüm,
Önünde durulmaz, selleri gördüm,
Kapıldım sellere, Sana yöneldim.

Gördüm; dolup taşan mâbetlerini,
Dinledim; çınlayan âyetlerini,
Hele; o kulların niyetlerini,
Duydum, duya duya, Sana yöneldim.

Saray dedikleri, yapılar gördüm,
Arkası karanlık, kapılar gördüm,
Mezar taşlarında, tapular gördüm,
Bu gafletten kaçtım, Sana yöneldim.

Duydum; kul hakkını, yiyenler varmış,
“Mahşer günü yoktur”, diyenler varmış,
Kürkten kefen dikip, giyenler varmış,
Buna şaşıp kaldım, Sana yöneldim.

Yürüdüm; sağı da, solu da gördüm,
Kavşakta yıllarca, düşünüp durdum,
Verdiğin vicdâna, elimi vurdum,
“Başka yol yok” dedi, Sana yöneldim.

Câmi kubbeleri, güyâ büyüktü,
Kubbeni görünce, bir korku çöktü,
Bu nasıl mîmârî, bu nasıl yüktü?
Aczimi bildim de, Sana yöneldim.

Bir köprü kurmuşsun, derler incedir,
Sordum; düşenlerin hâli nicedir?
Dediler; bağışlar, O çok yücedir,
Nice ümitlerle, Sana yöneldim.

Kulda kusur gördüm, kuldan sakladım,
Nice lekeleri, silip pakladım,
Sır verdiler, sır üstüne ekledim,
Doldum, dola dola, Sana yöneldim.

Akrabaya koştum dedim; “yaram var”,
“Biraz derincedir, incitmeden sar”
Ne yeminler etti, dedi; “elim dar”
Asıl, bu yarayla, Sana yöneldim.

Kul gördüm, kuluna hased çekmede,
Kin tohumun, nesil nesil ekmede,
Bir yudum su verse, başa kakmada,
“Muhtaç etme” dedim, Sana yöneldim.

Kimdir, dedim, bunca kitap indiren?
Bunca kula, acı verip dindiren?
Cehennemler tutuşturup söndüren?
Hep, Seni dediler, Sana yöneldim.

Kimdir, dedim, kalp gözüme nûr veren?
Bana, bunca güzellikler gösteren?
Bütün, şek ve şüpheleri susturan?
Hep, Seni dediler, Sana yöneldim.

Kimdir, dedim, o şeytanı nâr eden?
“Ol” deyip de, âlemleri var eden?
Melekleri, kullarına yâr eden?
Hep, Seni dediler, Sana yöneldim.

Ölümsüz kim? dedim, aradım durdum,
Bilgelere vardım, kapılar vurdum,
Nice âlimlere, danışıp sordum,
Hep, Seni dediler, Sana yöneldim.

Ölümsüz kim? dedim; güneş ve aya,
Dört milyar yaşında, fâni dünyaya,
Ölümsüz kim? dedim; ateş ve suya,
Hep, Seni dediler, Sana yöneldim.

Nice âhû gözler, samur saçlara,
Zümrüt saraylara, yakut taçlara,
Krallara, kılıçlara, meçlere,
Hep, Seni dediler, Sana yöneldim.

Sahip kimdir? dedim yüce dağlara,
Engin denizlere, sonsuz çağlara,
Göçüp gidenlere, kalan sağlara,
Hep, Seni dediler, Sana yöneldim.

Sahip kimdir? dedim. kurda kuşlara,
Ağaçlara, topraklara, taşlara,
Nice sultanlara, mağrur başlara,
Hep, Seni dediler, Sana yöneldim.

Sahip kimdir? dedim, ıssız çöllere,
Şimşeklere, tayfunlara, sellere,
Yedi kat semâya, bakan ellere,
Hep, Seni dediler, Sana yöneldim.

Hikmetinden, sorgu-sual olunmaz,
Bir sel var içimde, karşı durulmaz,
Yazdıkça yazar da, elim yorulmaz,
İçim döküp döküp, Sana yöneldim.

Günah denizine, boyumca daldım,
Çırpına çırpına, kumsala geldim.
Gör ki; bir kum tanesi de, ben oldum,
Yerimi buldum da, Sana yöneldim.

Bin kez tövbelerden, şaşırıp döndüm,
Bin kere nurlandım, bin kere söndüm,
Gel gör ki; bu defa, bir başka yandım,
Küllere döndüm de, Sana yöneldim.

Kendi gafletimden, düştüm kedere,
Yıllarca suçladım, küstüm kadere,
Ne fayda ki; geçen geçti bir kere,
Zararlardan döndüm, Sana yöneldim.

Dünya nîmetleri, başım döndürdü,
Gönül gözlerime, perde indirdi,
Yüreğimde, ne fenerler söndürdü,
Birer birer yakıp, Sana yöneldim.

Haram pazarında, tâcirlik ettim,
Sermayeden oldum, kârı tükettim,
Îtibârım vardı Sende, yok ettim,
Binbir “eyvah!” ile, Sana yöneldim.

Hazlar, zevkler verdin, çoğu yasaklı,
İçinde, bin vebâl, bin günah saklı,
Yalnız, kullarına verdiğin aklı,
Sabırla yoğurup, Sana yöneldim.

Şarap; nice derde, sandım ki değer,
Bunca içer miydim, bilseydim eğer,
Beni sarhoş eden, adınmış meğer,
Kırdım kadehleri, Sana yöneldim.

Bilmedim, verdiğin, can kıymetini,
Yüklendim dünyanın, bin zahmetini,
Gerçi yüzüm yok ya; o rahmetini,
Yine de ver, diye, Sana yöneldim.

Nankör oldum; buldum Sana bahâne,
Kibirlendim; oldum deli dîvâne,
En sonunda, harmanında bir tane,
Savrula, savrula, Sana yöneldim.

Dediler; “Hani, sen böyle değildin,
Gaflet lekelerin, neyledin sildin?
Adresi kim verdi, yolu ne bildin?”
Anlata anlata, Sana yöneldim.

“Yıllarca durmadan, meyhane sordun,
Kumarhanelere tezgâhı kurdun,
Dört nala koşarken, nasıl da durdun?”
Dedim; “durduran var”, Sana yöneldim.

Yön bilmez kullara, yollar neylesin?
Bağlanmış kollara, eller neylesin?
Mızrap, sarhoş vurur, teller neylesin?
Tel tel inledim de, Sana yöneldim.

Katı yürek gördüm, kurşunlar delmez,
Yüz adım giderim, bir adım gelmez,
Dediler; “nankördür, teşekkür bilmez,”
Dedim; bilen bilir, Sana yöneldim.

Zavallı bir zümre, gördüm ki hele,
Müşrikle münâfık, vermiş elele,
Hasetten çatlatır, şeytanı bile,
Hâlime şükredip, Sana yöneldim.

Gördüm, daha nice, yoldan sapanlar,
Dünya malın, putlaştırıp tapanlar,
Haram harmanında, hasat yapanlar,
Binlerce “ vah !” ile Sana yöneldim.

Sabahın geceyi, kovduğu yerde,
İlmin cehâleti, boğduğu yerde,
Îmanın kâlbime, doğduğu yerde,
Hep, Seni gördüm de, Sana yöneldim.

Ağaçlar, çiçekler, çimler, fidanlar,
Akrepler, böcekler, kuşlar, yılanlar,
Bütün emirleri, Senden alanlar,
Gördüm, göre göre, Sana yöneldim.

Fakir, fukarânın, dik başlarını,
Seyrettim onurlu savaşlarını,
Bir yetim yavrunun, göz yaşlarını,
Mendil mendil sildim, Sana yöneldim.

Sahipsiz, kimsesiz, felçli düşkünler,
Yaşları yetmişi, çoktan aşkınlar,
Bir el bekliyorlar, öyle şaşkınlar,
El verdim.. Verdikçe, Sana yöneldim.

Veren el, alandan üstün buyurdun,
Bunu bütün kullarına duyurdun,
Sonra da, onların seyrine durdun,
Verdim.. Vere vere, Sana yöneldim.

Komşu kapısını, usulca vurdum.
Aç mıdır, tok mudur, gizlice sordum,
İki lokmam vardı, birini verdim,
Rızânı almaya, Sana yöneldim.

“Dünya bir sınavdır, biliniz” dedin,
“Kısadır, sabırlı olunuz” dedin,
“Karnede, zayıfsız geliniz” dedin,
Bunca zayıflarla, Sana yöneldim.

İlim kandilini, içimde yaktım,
Mikrodan makroya, herşeye baktım,
Binbir kördüğüme, aklımı taktım,
Çözdüm.. Çöze çöze, Sana yöneldim.

Kendim için, nice akıllar yordum,
Neden geldim? diye, binlerce sordum,
Sebepler, hikmetler, aradım durdum,
Gör ki; buldum Yâ Rabb, Sana yöneldim.

Ölüm, bir karanlık geceyse eğer,
Bunca korkulara, dedim ki; değer.
Oysa; uyanmakmış, sabahmış meğer,
Seherin gördüm de, Sana yöneldim.

Anam, atam, çoktan sana varmışlar,
Huzurunda, huzur ile durmuşlar,
Fâtihâ gönderen evlât sormuşlar,
“Vâsıl eyle” diye, Sana yöneldim.

Hak yolunda, zincirlere vuruldum,
Ne fırtınalardan, durdum duruldum,
Seni, serap serap, sordum yoruldum,
Şimdi, pınar pınar, Sana yöneldim.

Zengin, fakir demez, bakmazsın yaşa,
Sevdiğin kulunu, çalarsın taşa,
Senden ne gelirse, râzıyım başa,
Affına sığındım, Sana yöneldim.

Dedim; vâdettiğin, o Cennet nerde?
Dedin; “kâlp gözüyle baktığın yerde.”
Belki, bir fakirde, belki hakirde”
Kâlbim göz eyleyip, Sana yöneldim.

Oruç mükâfatı, yalnız Sendeymiş,
Açlığın böylesi, ne güzel şeymiş,
Sabrın lezzetine, vardım ki; neymiş !
Onu, tada tada, Sana yöneldim.

Kul gördüm; yoksundur, elden ayaktan,
Dedim; yürüyemez, kalkıp yataktan,
Meğerse; o Sana, yürümüş çoktan,
Koştum, nefes nefes, Sana yöneldim.

Gördüm, kadın hakkı, bilmez er kişi,
Zulmeder aklınca, çünkü; o dişi.
En kutsal emânet, verdin ki; eşi,
Başıma tâc edip, Sana yöneldim.

Kötürüm anaya, dertler yükledin,
Oğlunda kızında, sabır yokladın,
Ayağı altına, Cennet sakladın,
Öptüm o Cenneti, Sana yöneldim.

Gördüm ki; kullara hudut çizilmiş,
Gurur, kibir; kullar için değilmiş,
En gururlu başlar bile eğilmiş,
Yerle yeksân olup, Sana yöneldim.

Mahşerde çözülür, diller konuşur,
Diller inkâr etse, eller konuşur,
Göz, kulak, parmaklar, kollar konuşur,
Nice utancımla, Sana yöneldim.

Bir damladan yaptın, insan denizi,
Ne huyları benzer, ne parmak izi,
Daha neler gördü, şu gönül gözü,
Kudretine hayrân, Sana yöneldim.

Vermekle bitse de, dünya nîmeti,
Verdikçe artıyor, gönül serveti,
Bu nasıl ticâret, nedir hikmeti?
Bunca servet ile, Sana yöneldim.

Falcılar var, avuçtaki izlere,
Bakıp, yazı yazar, mumlu bezlere,
O bezlerden, medet uman gözlere,
Seni gösterdim de, Sana yöneldim.

Milyarlarca galaksiler, yıldızlar,
Akıllar durduran, ulu sonsuzlar,
Kim bilir ötede, daha neler var,
Bir sorup, bin kere, Sana yöneldim.

Cepli kefen dikip, giyen görmedim,
Mezarda para pul, sayan görmedim,
Dünya sofrasında, doyan görmedim,
Aç kalktım sofradan, Sana yöneldim.

Rızkına, bilerek, haram katmadım,
Para pul verdiler, inanç satmadım,
Kul elini, minnet ile tutmadım,
Minnet, diye diye, Sana yöneldim.

Nefsimle savaştım, yendim, yenildim,
Dostum oldu; iyi günde anıldım,
Dünya makâmına, kandım yanıldım,
Makâm istemeye, Sana yöneldim.

Yıllar geçer, ömür geçer âheste,
İstemem, gözüm yok, altın kafeste,
Bana, bir servet ver, o son nefeste;
Îmân, diye diye, Sana yöneldim.

Serveti verirsin, her isteyene,
İlmi, ancak, onu servet bilene,
Ne mutlu ki; o serveti bulana,
Gör ki; bulmak için, Sana yöneldim.

Sevgim öyle çok ki; verdim bitmedi,
Bitirmeye, binlerce kul yetmedi,
Çoğu, bir teşekkür bile etmedi,
Nice hoşgörüyle, Sana yöneldim.

Dedin: “bir düşkünü, kim ki, dost seçer,
O ince köprüden, kolayca geçer,
Merhamet ekenler, merhamet biçer,
Ektim de, biçmeye, Sana yöneldim.

Rızân için, karşılıksız verenler,
Rızân için, gönüllere girenler,
Müjdelenmiş, kâlp gözünden görenler,
Müjdemi almaya, Sana yöneldim.

‘Tasavvuf’ dedim de, düşündüm derin,
Aşk ile kalbimi kapladı yerin,
Şaşırıp kaldığım, bunca eserin,
Ustasını görüp, Sana yöneldim.

Her kula katında, bir yer vermişsin,
“Onu ancak, Ben bilirim” dermişsin,
Hüküm verenlere, kahredermişsin,
Haddimi bildim de, Sana yöneldim.

Nefesleri sayıp, verirsin bize,
Gün be gün, tükenir, görünmez göze,
Şehâdet denilen, o güzel söze,
Nefes ihsân eyle, Sana yöneldim.

Bunu anlatması, zor gelir dile,
Nedir ki, dünyada çekilen çile,
Kabir azâbını, düşünmek bile,
Kuluna yetti de, Sana yöneldim.

Ne yaralar gördüm, ilâç kâr etmez,
Ne hastalar gördüm, gecesi bitmez,
Yine de; sabreder, isyâna gitmez,
Hayrân, hayrân bakıp, Sana yöneldim.

Kin ve intikamda, uyardın bizi,
Dedin; “Yumuşatın kâlplerinizi,
Sonra; boğar sizi, öfke denizi.”
Kıyılardan döndüm, Sana yöneldim.

Bu dünya; üç günlük bir saltanatmış,
Hani, var mı onu, bir gün uzatmış?
Ölüm; bazen azat, bazen azapmış,
Azat ! Diye diye, Sana yöneldim.

Geceler sultanı, Kadir Gecesi,
Yedi kat göklerde, kulların sesi,
Duydum ki; yerini, bulmuş nicesi,
Bir yer ver demeye, Sana yöneldim.

“O gece” hâcetler, bol tutulurmuş;
“O gece” arayan, Dost’u bulurmuş,
Gönüller, Muhammed tahtı olurmuş,
Gönlümü taht edip, Sana yöneldim.

“O gece” nefesler, yel yel olurmuş,
Bulutlar nûr döker, sel sel olurmuş,
Bedenler semâda, el el olurmuş,
Yel yel, sel sel, el el, Sana yöneldim.

“O gece” melekler, saf saf inermiş,
“O gece” acılar, dertler dinermiş,
“O gece” cehennem bile sönermiş,
Ben aşk ateşiyle, Sana yöneldim.

Aylar döner, mevsim döner, yıl döner,
Dünya döner, devrân döner, yol döner,
Bir gün gelir; tövbe eder, kul döner.
Döndüm.. Döne döne, Sana yöneldim.

Îmân ettim, birliğine, adına,
Erdim, Sana inanmanın tadına,
Bütün mü’minleri, Cennet katına,
Kabul eyle diye, Sana yöneldim.

Mânâyı, maddeyi, önüme serdin,
Defteri kalemi, elime verdin,
Beni tanıyorsun, yaz artık dedin,
Ne mümkün dedim de, Sana yöneldim.

Bu nâciz kuluna, ömür verdikçe,
Hayrına binlerce, hayır kat YÂ RABB,
Dünya vâr oldukça, mahşere kadar,
Amel defterini, açık tut YÂ RABB !

Cengiz Numanoğlu

Sitemizde sanatçıya ait toplam 20 eser bulunmaktadır. Sanatçının sayfasına gitmek için tıklayın.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Yorum Yaz